Bu sitedeki yazıları
okurken belki de kimi zaman bacaklarınızı hareket ettirerek
vücudunuzdaki kas ve kemiklerin nasıl ortaklaşa çalıştığını anlamaya
çalıştınız. Kimi zaman lokmaları ağzınızda çiğnerken aklınıza
yediklerinizin sindirim için hazırlandığı geldi, yattığınızda kalbinizin
sesini duydunuz ve sizin de yedek bir jeneratörünüzün olduğunu
düşündünüz. Belki de gazetenizi okurken ellerinizdeki kaslar aklınıza
geldi ve sayfaları çevirirken parmaklarınızın yaptığı hareketleri takip
etmeye çalıştınız…
Burada önemli olan yazıları okurken hissettiklerinizin, o anki
düşüncelerinizin kalıcı olması, sonraki günlerde de etkisini
sürdürmesidir. Ve edinilen derin düşünme yöntemlerinin karşılaşılan her
olayda kullanılmasıdır. Çünkü bu sitenin hazırlanış amacı insan vücudu
hakkında biyolojik bilgiler vermek ve bunu okuyucuya ilginç benzetme ve
örneklerle anlatmak değildir. Burada yapılan benzetmelerle, dikkat
çekici anlatımlarla, detaylı bilgilerle her insanın kendi bedeninde her
an gerçekleşmekte olan mucizevi olaylara karşı yanlış bakış açısını
ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Bu olayları “sıradan görme” şeklindeki
yanlış bir bakış açısının kalkması için ayrıca, okuyucuyu düşünmeye
yönelten sorular sorulmuştur. Bu sorular üzerinde düşünmek ve
derinleşmek ise herkesin kendi çabasıyla mümkündür. Site boyunca
kullanılan bu yöntemlerin tümü önemlidir çünkü bugüne kadar evrim
senaryolarını bilimsel gerçeklermiş gibi kabul etmiş kimselere etki
etmiş olan “tesadüf masalı”nın kaldırılması, ancak bu yöntemlerle mümkün
olabilmektedir. Evrimcilerin mantık hezimetlerinin bilimsel olarak
herkesin anlayabileceği bir dille ortaya konulmasıyla birlikte evrim
teorisinin bilimsellik maskesine bürünmüş bariz bir sahtekarlık olduğu
açıkça görülebilmektedir.
Evrim büyüsünün yok edilmesi apaçık ortada olan yaratılış gerçeğinin
görülmesini sağlamak için bir vesiledir. Bu sitede de detaylarıyla
anlatıldığı gibi, Allah insanı kusursuzca yaratmış ve bunu ayetlerinde
bildirmiştir.
Vücudumuz bizim için bir nimet olarak 24 saat boyunca hiç durmadan
çalışmaktadır. Ancak unutmayın! Bu sitede okuduklarınızın tümü sadece
sizin bedeninizde değil, annenizin, babanızın, kız ya da erkek
kardeşinizin, çocuklarınızın, eşinizin, akrabalarınızın, komşularınızın
kısacası çevrenizdeki ve dünyadaki bütün insanların vücudunda da
gerçekleşmektedir. Geçmişte yaşamış olan insanların vücutlarında da bu
sistemler eksiksiz olarak vardı. Gelecekte yaşayanlarda da Allah’ın
izniyle olacak.
Ve aklını kullanan, medeniyetler kuran, robotlar oluşturan, interneti
meydana getiren, tüm bunları görüp bunlardan faydalanan, anlayan,
düşünen, bunlar üzerinde yorum yapan, endişelenen, fedakarlık yapan,
manzaradan haz duyan, emek harcayan, en doğruyu bulmaya çalışan
olağanüstü niteliklerdeki insanın tesadüflerin eseri olduğunu kabul
etmek, kuşkusuz ki mantığa aykırıdır. Yeryüzünde var olan hiçbir canlı
tesadüfen oluşmadığı gibi, milyarlarca hücresiyle, her hücrenin içindeki
sayısız organeli ile, müthiş beyni ve olağanüstü sureti ile insan da
tesadüf değildir.
|
|
Materyalistlerin beklentilerinin aksine, yeryüzündeki hiçbir şey tesadüf değildir.
Eğer insanın kendisinde, yaptıklarında ve başardıklarında tesadüf yoksa,
bunların tümünde bilinç var demektir. Eğer insan bilinç ile hareket
ediyorsa, bu bilinci onda var eden daha üstün bir bilinç olmalıdır. Bu
bilinç, insanın yaptığı, gördüğü, bildiği her şeyden üstün olmalıdır.
Bu bilinç, onu yoktan var eden, onu Kendisi’nden bir ruh ile yaratan Allah’a aittir.
İnsan, eğer Allah dilerse güzellikten zevk alır. Allah dilerse keşifler
yapar, teknoloji icat eder. Eğer Allah isterse beste yapar, keman çalar,
kitap yazar. İnsan, eğer Allah dilerse sevinir, üzülür, zevk alır,
heyecanlanır, endişelenir, coşku duyar. Bir müzikten hoşlanması Allah’ın
dilemesiyledir. Bir güzelliği takdir etmesi Allah’ın dilemesiyledir.
Güzel manzaradan, güzel kıyafetten, güzel davranıştan, çiçekten,
tavşandan, bir tablodan, pastadan hoşlanması Allah’ın dilemesiyledir.
Eğer Allah dilemezse, bu hislerin ve bu yeteneklerin hiçbirine sahip
olamaz.
Bunları yapan madde değildir. İnsanın beynindeki hücreler değildir.
İnsanın yediği yiyeceklerin dönüştüğü proteinler değildir. Bunları yapan
insanın beyni değildir. Beyin sevgi duymaz. Beyin müzikten zevk alma
yeteneğine sahip değildir. Beyin, küçük bir sincabın telaşlı görüntüsünü
izleyerek buna şefkat duymaz. Beyin özlemez. Beyin sadakat duymaz, vefa
göstermez. Beyin ilkokula başladığı günü hatırlayıp bundan dolayı
heyecan duymaz. Beyinde sadece yağ, su, protein ve diğer kimyasallar
vardır. Özleyen, seven, sevinen, utanan, hatırlayan beyin değildir.
İnsan; ruhuyla sever, sevinir, özler, şefkat duyar. İnsan, Allah’a ait
ruhun varlığı ile insandır.
Bu, tüm alemlerin Rabbi olan Allah’ın yaratışıdır… Allah’ın gücü sınırsızdır.
Aklını ve vicdanı kullanabilen kişiler bu açık gerçeği görür ve yalnızca Rablerini hoşnut etmek için yaşamlarını sürdürürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder